Kışkırtıcı Yolculuk
Geçmişin derinliklerinden gelen davetkar teklifin karşı konulmaz büyüsüne kapılıp, yeni yerler keşfedebilmek arzusuyla yola çıkan birer seyyahtık hepimiz.
Kimi zaman ıssız bir ipek yolunda rast geldiğimiz sıcacık bir handa, kimi zaman ise duvarlarında rengarenk freskler bulunan şirin bir kilisede konaklarken bulduk kendimizi.
Nice insanın girmeye cesaret edemediği karanlık ormanlarda ilerledik günler boyunca, üzerimize yorgunluğun kasvetli mayışmışlığı çöktüğünde ise akasya ağacının altında ruhumuzu mest eden kokusuyla soluklandık.
Şafak vaktinin sessizliğini yırtan karga sesleri ile açtık gözlerimizi her zamankinden daha farklı bir güne ve devam ettik rotamız doğrultusunda sonsuza dek sürecek olan yolculuğumuza…
Ucu bucağı gözükmeyen ovaları kızıla boyayıp saatler içinde haritaları değiştiren korkunç savaşlar gördük, fakat hiçbir zaman vazgeçmedik atımızı uzaklardaki diyarlara sürmekten…
Kanın en koyusuna şahit olan gözlerimiz, aşkları uğruna tereddüt etmeden kendilerini ölümün soğuk ve ürpertici kollarına bırakan fedakar aşıklar gördü…
Duyguların kılıç kadar keskin olan saflığı tarafından kuşatılmıştık adeta…
Yaşantımızın yosun tutmuş karanlık sularından başımızı çıkartıp bir an bile olsa berrak gerçekliği seyre dalmak, devingen duygulara yol açıp paralize etmişti tüm bedenimizi…
Şaşkınlığın toz perdesi yavaş yavaş kalkmaya başlamış, tüm taşlar teker teker zemine oturmaktaydı.
Anlamlandırma çabamızın sonunda ise farkettik ki: Çıktığımız yolculuk aslında geçmişe değil; gerçeğin özüne, ta kendisine yapılan bir yolculuktu…
Bizi Takip Edin